3.12.07

25.12.07


dugmegibi


iste tas kafalı, cikolata gozlu, seker agızlı arkadasım dugmegibi. kendisiyle bu aksam on civarı tanıstık. bana yol arkadaslıgı yaptı, canım sıkılmadı.





22.12.07


seb-i yelda


seb-i yelda dedikleri 14 saat 32 dakika bir sey oldu. ne ki? gerci 14 degil 24 saat olsa kac yazar, 6 ay olsa kac yazar.. en nihayetinde bitmiyor mu? bitiyor..


lakin bi de soyle bir sey var ki ona sozum yok iste;

şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir
mübtelâ-i gâma sor kim geceler kaç saat /sâbit efendi





20.12.07


"buuugun bayyramm erken kalkınn cocuuklarr"


ben artık cocuk sayılmam, erken kalkmasam olur mu? zira o cocukların kalktıgı erken saatte yeni yatıyo olucam gibi gorunuyo.. herneyse.


kurban bayramınızı tebrik ederim.





15.12.07


sukurler olsun


"makamın sukru adalet, malın sukru infak, guzelligin sukru iffettir."





12.12.2007


tecrubeyle sabit


yine yatagımda yatıp da uyuyamadıgım bi gece soyle biseyler dusundum;


evi bi guzel dagıtıp karmakarısık ettikten sonra bal, recel, muhtelif baharatlar, mayonez, ketcap, hardal, cesit cesit tencere yemekleri, kızartma yagı gibi bi takım yaglı sekerli yapısık bulasık seyleri gerek karısım halinde gerek ayrı ayrı evin her bi tarafına (halılara, koltuklara, camlara, tullere, perdelere, duvarlara, duvarda asılı saatlere cercevelere, mutfak dolaplarındaki catal kasıklara, tabaklara, bardaklara, tencerelere, yataklara, yorganlara, nevresimlere, beyaz esyalara, vitrinin her bir rafına, kutuphanedeki her bir kitaba, odamda dolapların ustundeki incik boncuk suslere, giysi dolabımın icindeki her giysiye, butun basortulerime, butun kitaplarıma, butun takılarıma, cantalarıma, sandıklardaki butun havlulara, tulbentlere, dantellere, patiklere, kumaslara, evdeki butun elektronik esyalara ve su an aklıma gelmeyen her bir seye) bulastırmak istedim. sonra durup bi soluklanıp, olayı idrak edip "oha ne igrenc oldu lan" demek istedim. iki dakka nası bu kadar da berbat olabilir her sey diye sok yasadıktan sonra muhtemelen gunlerce gece gunduz demeden aralıksız surdurecegim bi temizlige girismek istedim. temizligin sonunda ev tekrar gıcır olunca da fiziksel olarak gercekten bitmis ama psikolojik olarak huzur ve mutluluk dolu bi vaziyette yatagıma uzanıp "demek ki her sey ne kadar berbat olursa olsun duzelmesi mumkun" diye dusunup uyumak, tatlı tatlı da ruyalar gormek istedim.


bunları uzun uzun dusundugumden ya cok zaman gecti de artık uyuyabilme asamasına geldim ya da gercekten yapmısım gibi hem yoruldum hem de her seyin duzelebilecegini kafamda da olsa tecrube ettim ve o huzuru hissettim, bilemiyorum, sonuc olarak uyumusum.





10.12.07


yanlıs ozlem


insan bi sure bi seyden, bi yerden, birinden uzak kalınca o seyle ilgili gercekten guzel hatıraları varsa -ozlemin de etkisiyle sanırım- o seyi dusunurken hep guzellikleri ile dusunuyor, kotu seyler pek aklına gelmiyor, kotu seyler uzerinden dusunmeye baslamamıssa.


insan guzellikleri ile dusunuyor ya hep, tamamen unuttugu kotu bir seyini hatırlayınca bi sekilde, pek konduramıyor. ilk kez duymus gibi sasırıyor, uzuluyor.


hele tam da guzellikleri ile hatırladıgı seye kavusma planları yaparken olunca bu; ulan diyosun, bunun mu ozlemini cekiyodum ne zamandır, o kadar da matah bir sey degil ki, bosver iyi boyle biraz daha uzak kalayım zarar etmez..





08.12.07



turuncumsu kırmızısı da varmıs. hepsi siyah degilmis. yazıyı yazdıktan sonra buldum fotografı, yazıyı degistirmedim ama yine de.






kırkayak diye bi hayvan var bildin mi? o hayvanı iyice tanıyo musun, yoksa sadece cok bacaklı tırtılvari bi hayvan mı canlanıyo gozunde bilmiyorum ama ben anlatıyım azcık.



siyah bi solucan dusun, ama solucan gibi yumusak nemli gorunumlu degil, parlak sert gorunumlu olsun. on santim falan olsun boyu.. he iste o hayvan. aslında kırk tane degil ikiyuze yakın ayagı var. bu kırkayagı yururken gorenler bilir, minicik bacakları boyle dalgalanır gibidir. onden arkaya dogru tek sıra halinde giden bi meksika dalgası dusun, aynı oyle.


sadede geldim; kirpiklerimi istedigim zaman oyle dalgalandırabilmek istiyorum.





06.12.07


daha once benim icin kullanılmamıs bi sıfat kullandı bugun biri. "hamur yanak hatice" dedi bana. yanaklarım tombik ve yumusakmıs hamur gibi. hamurun acılmadan onceki pazı haline benzetti herhalde. hamur yanak hatice..





05.12.07


bi kız gordum bu aksam. otobuse bindigim gibi dikkatimi cekti. ama benim bindigim durakta o iniyodu. beraber oldugum arkadaslarımı bırakıp arkasından gitmek istedim, sofor kapıyı kapatıp hareket etti ben daha otobusun ortasındayken. kız coktan arka kapıdan inip hızlı hızlı yurumeye baslamıstı bile. bikac saniye gordum ancak. oyle baktım arkasından. arkasından bakarken icimden neler gecti.. gidip "afedersiniz" diyip kendimi tanıtmayı hayal ettim. once bi halini hatrını sormayı, sonra ona zaman kaybettirmemek icin biraz onla beraber yurumeyi hayal ettim. hatta izin verirse sarılmayı, ayrılırken "gorusuruz" demeyi hayal ettim.


kız otobuse bindigim gibi dikkatimi cekmisti. yesil uzun bi montu, tek omzuna astıgı koyu renk sırt cantası, kaihl etegi ve kaihl basortusu vardı.





02.12.07


bi haldeyim ki; cimilli ibo "sibelum" dese, saatlerce oynarım.