20.12.08
garip
acayip..
19.12.08
sevgili f3'ume bi sureligine bi kardes geldi. abdulkerim abi sagolsun, lensini kullanayım diye bana verdi. kullanayım insallah hakkaten.
epeyce ozendim aslında bugun. su icimdeki agırlık da hafiflese.. aslında bugun o da hafifledi ya. demek ki bugunum guzel gecmis benim. gozunu sevdigimin kartalı..dun soyle bi icimden gecirmistim, su an artık dogrulayabilirim sanırım; kartala ne kadar askla sevkle gidiyosam o kadar vahim durumdayim demektir.
olabilir mi? olabilir.
17.12.08
aglıyım, aglıyım.
acılırım..
14.12.08
cocuk dedigin neseli olur
cocukların istekleri ne kadar basittir dimi, ne kadar basit seylerle mutlu olurlar. bazen de cok anormal seyler isterler ama ona kafa bile yormayız zaten. bence bu yuzden, uzgun cocuk gormek insanı epeyce uzer. o basit istegi bile yerine getirilememis diye dusunuruz. cunku sonucta bi cocugu mutlu etmekte ne vardır ki, dimi?
neyse. keske cocuk olsam. yolda gordugum gulumseyen birinin gulumseyebilmesini kıskanıp aglamak agır geliyor.
13.12.08
cekirdek
besbucuk yasındaki yegenim bana cekirdek ayıklayıp verdi. icim eridi yahu..
10.12.08
ismail abimle aykut enistemi, ve onların sag oldugu gunleri cok ozledim. bu aralar bir seyleri cokca "cok ozleme"ye basladım.
neyse, bu ozleme meselesini sonra konusuruz. simdi buraları okuyan herkes ismail abimle aykut enisteme bi fatiha okusun lutfen.
08.12.08
bugun bayram
cocuklar erken kalksın, ben uyuyim bes dakka daha noolur..
05.12.08
annemle ablam kendi caplarında ufak bi kutlama yapmıslar. ben evde degildim. zaten onlar da bunu kutlamıslar.
03.12.08
beyazbatak
karabatakların karnının beyaz oldugunu bugun ogrendim. kara kısmı batak degil, beyaz kısmı batak. beyazbatak yani. gerci bugun gordugum ters donmustu, gercekten karabataktı.
30.11.08
minik kus
kartalda mevlid okutcaktık bugun. haftalardır suren hazırlıkların yanında iki gun oncesinden de dernekte toplanıp lokum felan paketlemistik hatta, cok da sık olmustu. epey heveslenmistim kısacası. ama bugun katılım o kadar azdı ki hem sasırdım, hem uzuldum. sonra uzuldugumu belli etmemek icin geyige vurdum.
gun icinde arada baska iyi kotu seyler de oldu ama onlar birbirini notrlesin, yazmıyım buraya onları.
aksam da ablamlara gittim, gunlerdir bahsediyodum tabi sordu ablam nasıldı diye. anlattım, katılım cok azdı, uzuldum acıkcası falan dedim. samimiyetle yapılan hayırlı bi isin delilidir, basta cok ragbet gormez; uzulme siz guzel bi is yapmıssınız dedi. sevindirik oldum hemen.
24.11.08
ilk defa vizeye girdim. oyle 'aman aman' bir sey degilmis. 'amaaan' bir seymis.
23.11.08
bacagım delindi!
tam kaval kemigimin ustu hem de. yesil mercimeginiz varsa getirin, icine sıgcak mı diye deneyelim. bence sıgar.
21.11.08
"camlıca'da yerdedir, goklerin derinligi"
ahmetburakla beraber olarak camlıcaya ilk defa cıktık. bunca senedir neden ilk defa cıktık acaba. belki sozlu olarak cıkmamız lazımdı belki bes sene beraber olduktan sora cıkmamız lazımdı belki mutlu olarak cıkmamız lazımdı belki belki.. neden bilmiyorum ama iyi ki de cıktık.
ben sahsen cok memnun kaldım. ahmetburak da sahsen cok memnun kaldı. ikili olarak da cok memnun kaldık. madem guzel bi gundu suraya yazıyım dedim. iyi ki de yazdım.
16.11.08
yuzugumuzu de taktık hamdolsun. daha dogrusu abimcim taktı.
yalnız bugun beni ekstradan sevindiren bir sey varsa o da bohca dagıtımında canım mambıkımın unutulmamıs olmasıdır. bu ince davranıstan oturu emegi gecen herkeslere kedicim adına tesekkur ediyorum.
diger mutesekkir oldugum insanlar kendilerini biliyor zaten. onları boyle yarattıgı icin basta Rabbime mutesekkirim.
su efekti anlayacak kisi sayısı bi iki kisiyi gecmez ama ruh halimi ifade edecek efektim budur, digerleri kusura bakmasın:
boink! boink! boink!
14.11.08
isteyenin bi yuzu vermeyenin iki yuzu kara felan diyolardı. baktım kimsenin yuzu kara mara degil, herkesin yuzu apaydınlıktı elhamdulillah. isteyenler henuz durumun vehametinin farkında degiller, kendi caplarında sevindirik olmuslar istedigimizi aldık diye; verenler de oh be kurtulduk havalarında belki; ondan olabilir mi?
13.11.08
normal olarak?
"saten olarak yook, koton olarak vaaar. gri olarak yoook, beyaz olarak vaaaar."
10.11.08
ulen sevinsem mi uzulsem mi, gulsem mi aglasam mı, sasırsam mı dogal mı davransam karar veremedigim seyler oluyo. bu ne ya.
cocukların sımartılarak buyutulmesini yasaklıyorum. gercekten. benim gibilerin basına bela oluyolar buyuyunce. boyle ufak tefek nazlar bilmemneler degil kastettigim. bildigin, sımarık. yası buyumus, ama sımarık. istemiyorum sımarık insan. kendi etrafımda, hic istemiyorum. bi gidin ya. amaan..
07.11.08
ikinci kez bowling oynadım bugun. baslarda iyiydi de, uc oyun oynadıgımız icin sonlara dogru sacmaladım. yoruldum tabi, normaldir.
o degil de gecen gun ablam bi tespitte bulundu. annemle babam gozluklu halimi daha guzel bulduklarını soyluyolardı, ablama gidip sana daha cok benzedigim icin herhalde falan demistim. ordan konu acıldı. gozlerimiz guzel, cerceve icine alıyoruz daha guzel oluyoruz dedi. hak vermemek elde degil :p
04.11.08
dortgoz
bu amfilerde slaytları okumak zormus astigmatlı astigmatlı. dun fırsatını bulup hastahaneye gittim. gozumun bozuk olduguna inanan tek doktor olan ismini hatırlayamadıgım hanıma tekrar muayene oldum, ve bu sefer gozluk de yazdırdım. hatta hastahaneden cıktıktan sora en yakındaki optikten cerceve de sectim. bugun de ahmetburakla gidip aldık gozlugumu. tecrubeli biri olaraktan yardımcı oldu bana sagolsun. yalnız eve geldigimde sadece derslerde takmayı dusundugum gozlugumu surekli takmam gerektigi konusunda ikna edildim. artık dortgoz bi insanım yani.
zaten kibirli, ukala, kendini begenmis bi imajım olan ben, simdi bu gorunumu katlicam sanırım. gozlugun oyle bi etkisi var cunku uzerimde. ha kibirli, ukala, kendini begenmis degil miyim zaten? bilmem. degilim demedim ki.
03.11.08
bazen insanlar beni nasıl sinir ediyo nasıl sinir ediyo nasıl sinir ediyo anlatamam. sinirimden patlasam, ben de yok olsam, onlar da yok olsa; ben de kurtulsam, insanlık da bu sinir insanlardan kurtulsa diyorum. hoff...
30.07.08
yalın
gecenin bi yarısı ablamlardan eve donerken 'terliklerimi cıkarsam nasıl olur acaba' diye dusundum. cıkardım, yolun kalanını oyle yurudum. cok guzel oldu.
22.07.08
visne soslu ugur bocegi yedim.
19.07.08
piliç
bi cizgifilm var, millet anime manime diyo ama bildigin cizgifilm iste. utanıyolar belki de cizgifilmin hastası oldum abi demeye. adamlar ne bicim anime yapmıs abi demek daha karizmatik geliyo. herneyse, bu cizgifilm yirmi dokuz yasında adama, evdeki dal parcasını kılıc gibi savurarak degisik sesler esliginde degisik hareketler yaptıran -evde dal parcasının bulunması baskasının anormallik alanı kapsamında- , insana matrixteki gibi yukleme yoluyla japonca ogrenme istegini yasatan falan bi cizgifilm.
bide arkadaslarımdan birinin hediyesi olan sabahlık gibi kimono gibi bir sey var, kahverengi ustune mavi turuncu papatya desenli, ince bi kumastan. yazın namaz kılarken kullandigim bir sey.
diyecegim o ki, sabaha kadar bu cizgifilmi seyredip sonra sabah namazını o kimonoyla kılmak tehlikeli oluyor. insanın canı rukudan fırlayarak kalkmak, secdeye ucarak gitmek, selamlarda kafayı tam tur dondurmek falan istiyor.
16.07.08
cok seviyorum yaz yagmurlarını. sesiyle uyanıp cıkıyorum terasa; ıslanıyorum, ıslanıyorum. ustumden sıpır sıpır sular damlayarak odama donuyorum. sevindirik oluyorum.
13.07.08
abi dedigin sey, herkeste olmalı. oz abi olması sart degil, kanbagın olmayan insanlardan da super abiler cıkıyo. benden soylemesi.
12.07.08
ankaradan abim gelmis, evde yok bayram havası..
yıllaaar sonra abim yine “uzaktan” geldi, yine albeni getirip beni mutlu etti.
11.07.08
+10'
:’ napıcam simdi?
07.07.08
ahmetburak
artık istedigim yerde istedigim sesle istedigim kadar ahmetburak diyebilirim sanırım. ahmetburak ahmetburak ahmetburak ahmetburak ahmetburak ahmetburak ahmetburak..
06.07.08
bu guzel tarih, ilk yegenim, tek kız yegenim ayse sabihacıgımın besinci dogumgunu. hatice halacım bugun benim dogumgunum biliyo musun dedi, biliyorum sabihacım yeni yasın hayırlı olsun dedim. sarıldık birbirimize. bu kadar guzel bi kız olacagını ben bes sene onceden anlamıstım zaten diye dusundum sarılırken. huyu da guzel olur insallah dedim.
01.07.08
kucukken kalenin bahcesi adını verdigimiz buyuk bos bi arsa vardı. okulun bahcesi bizi kesmedigi zaman babam bide kardesimle oraya giderdik. ucumuzun olusturdugu gruba bisiklet arkadasları, ucurtma arkadasları falan gibi isimler takardık. cunku bisiklet surerdik, ucurtma ucururduk beraber. kertenkele, cekirge, kelebek falan kovalardık. agaca cıkardık. yanımızda bazen meyve goturup orada yerdik. cekirdeklerini yere atar, belki bu cekirdekten de agac cıkar onun meyvesinden yeriz birgun derdik. hasılı, sehirli bi cocugun eglenebilecegi azami seviyede eglenirdik.
bunları arkadasımın arabasıyla baska bi arkadasımın kınasına giderken camdan gordugum iki ucurtma vesilesiyle hatırladım. ne kadar zaman gecmis aradan; buyumusum de yasıtlarımın kınasına dugunune gidiyorum, yasıtımın kullandıgı arabayla dedim. o yıllarda bana bunu soyleseniz, cevabım “ahaha hadi ordan bi seftali daha versene inmiyim simdi agactan” olurdu muhtemelen.
o zamandan biliyodum buyumenin eglencesiz bir sey oldugunu. sekiz yasımdayken hep sekiz yasımda kalmak istemeye baslamıstım. ilerleyen senelerde de hep boyle oldu, hep sekiz yasıma donmek istedim. daha mutsuz oldugum zamanlarda dort yasıma falan donmek istedigim de oldu ama genelde sekiz yasıma donmek istedim. sekiz yasımda kalmadıgım icin pisman olmamamı saglayan tek sey varsa o da kartala gitmis olmamdır sanırım. simdi de oturmus, sanki sekiz yasımda kalmak elimdeymis gibi kalmadıgım icin pisman olmak falan diyorum, konustugum seye bak. ilahi ben.
30.06.08
mambıkımın sol arka patisinin altına "H" yazdım. silinirse evlenicem demektir :p
28.06.08
insanların beni gorduklerinde sevinmeleri cok guzel bi duygu. hayatta bulunmaktan mutluluk duyurtan bi duygu.
27.06.08
operation completed!
sınavdan beri bi hareket bi heyecan, yerimde duramıyorum. yanlıs anlasılmasın, durmak istesem de duramıyorum. ha bire bi isler cıkıyo. iste o islerden en muhim olanını bugun nihayetlendirdik cok sukur. ama bedenen yorulmaya devam edicez gibi gorunuyo bir iki hafta daha. sanırım insanlar zayıflamam icin isbirligi yapmıs durumda, beni ordan oraya kosturuyolar.
sagolsunlar.
23.06.08
akacak kan damarda durmaz misali, fu$um emocanlık yapmasa da gidecek telefon gidiyomus. oncekinin ustunden henuz bir ay gecmemis olsa bile.
neyze canım. o mutlu bugun. ben neden uzulcekmisim.
21.06.08
kartaldaki son senemden beri ilk kez bi eyleme katıldım sanırım; gurultusuz, beyaz ve kalabalıktık. bana beyazlar yakısmamıstı ama olsun, yakıssın diye giymemistim zaten.
bu arada, donuste fatma ablam bizi galata kulesine cıkardı. guzeldi. aslında guzelden cok, degisikti. cunku ne yalan soyliyim, bizim evin manzarası cok daha guzel.
20.06.08
"olmaz, olmaz" demeyin; "olmaz" olmaz
semih o insanları aptal eden golunden sonra kollarını acmıs kameraya dogru denebilcek bi acıyla kosuyodu ya, benim de televizyona dogru kosup sarılasım geldi semihe. yazın ev haliyle evde bulundugumu fark edebilip oturdum yerime. insan o kadar yurekten hareket edince kendini sahanın ortasında bulabilir zira.
19.06.08
bir cocuk
16.06.08
emirgana bi onceki gelisim ablamın evlilik yıldonumunde miydi neydi, o geldigimde de bugun de sempatik insanların dukkanlarında yemek yedik. yedigimden tat almamı etkileyen bir sey bu benim.
15.06.08
dondurucudan cıktım!
annemin soylediklerinin bu kadar hızlı gerceklesecegini tahmin etmemistim hic. sınav oncesinde hemen her gun magnezyum icmeme ragmen gevseyemiyodum. kol, bacak, ense ve sırt kaslarım surekli bi kramp halindeymis gibi semserttiler. annem sınavdan sonra kendimi bırakınca hepsinin cok agrı yapacagını soylemisti. hakikaten de sınavdan cıkısta daha uskudar yolunda minibusteyken basladılar.
neyse canım. agrısınlar istedikleri kadar. hiic dert degil. dondurucudan cıktım artık ben. hamdolsun.
08.06.08
zor zanaat
haftalardır mesnevi derslerinde gordugum bi kız vardı. o kadar sevimli ki, anlatamam. her gordugumde sarılasım geliyodu kıza. bi sure kendi kendime takip ettim, sonra dayanamayıp ablama kardesime falan da soyledim. "bakın" dedim "bence kartallı bu, ben cok seviyorum bu kızı. ne guzel, ne sevimli dimi?" dedim. hıhm sevimli hakikaten falan yaptılar ama cok ilgilenmediler acıkcası. ben yine kızı kendi kendime takip edip durdum.
bugun kartalda mezuniyet vardı. oturdugum masanın caprazındaki masada da o kız. bir seyi gordugumde nadiren sevindigim kadar cok sevindim. once yine yanımdakilere gosterip ne sevimli dime dedim. ben tanıyorum bu kızı, daha once de gordum dedim. sonra gercekten tanıyo olmak icin gittim masalarına oturdum. yahu insanın sevdigi kızla tanısması ne zormus :p hasılı, tanıstık ama. dedigim gibi sevimli kız, kubra, kartallıymıs. ablası busra da oyleymis.
cumartesi olsun, yine takip edicem kubrayı.
06.06.08
rahmet
ben camdan bi haticeymisim de, sıkıntılarım bana yapısan tozlarmıs gibi; akıp gitti hepsi ustumden.
ne de guzel yagdı rahmet.
31.05.08
hosgelmisler
yeni insanları hayatıma sokmak kolay degil benim icin. ama bugun oldu bu. pek zor da olmadı dogrusu. cemaatle guzel bir de namaz kıldık, aldım onları iceri.
ehehe aldım onları iceri diyince yegenim ahmet hidayetin balık siiri geldi aklıma
"bir balık bir balık
sevdim onu
içeri aldım
yedim onu
öptüm"
29.05.08
emocan fu$um camiide namaz kılarken cantasını bikac metre gerisinde bırakınca cuzdan ve telefonu calınmıs. su hırsızların isine bak sen. o degil de, nurettin gitti, ona uzuldum ben.
25.05.08
50mm
ilk kez resmi gorev almıs olmamdan daha heyecanlandırıcı bir sey varsa, o da f3'ume 50mm lens almıs olmamdır. elhamdulillah, ne diyim.
20.05.08
fatma ablam evleneli tam yedi yıl oldu. bu demektir ki; ablam evlendiginde kac yasındaysa, ben su an o yastayım.
kucuklermis be.
13.05.08
zincirleme zincirler
kartallı bi arkadasıma msj atıyorum, telefonla konusasım yok sen arayıp sorar mısın resul abiye, 50mm 1.8 nikon objektif fiyatları nasılmıs diyorum. o da arayıp cıkaramayınca ertesi gun –yani bugun- yakınından geciyorum nasılsa diyip, kalkıp resul abinin dukkanına gidiyor. boyle boyle bi lens istiyorum, ne kadardır, var mıdır diyor. resul abi tam “bi arkadas vardı, satarım diyodu” falan derken iceri biri giriyor. resul abi “aa iste bu arkadastı” diye iceri gireni gosterirken, arkadasımla iceri giren eleman sarılıyor. vay naber napıyosun muhabbeti baslıyor. cunku iceri giren eleman da kartallı ve benim arkadasımla arkadaslar.
iste boyle guzel tevafuklarla dolu saka gibi bi vaka. daha guzeli, “iceri giren eleman” diye tanımladıgım kartallıdan yakın zamanda bir lens alacak olmam. bu guzellikleri verip beni mutlu bi insan yapan Allah’ıma sukurler olsun.
08-09.05.08
tren kompartımanında yolculuk etmeyeli o kadar cok olmus ki, bi oncekini ancak hayal meyal hatırlayabiliyorum. o kadar kucukmusum. ahmet de bu geceyi oyle hayal meyal hatırlar belki. trene zar zor yetisip kendi kompartımanımıza gectigimizi, oturup sohbet ettigimizi, camdan dısarı baktıgımızı, ablamın hazırladıgı sandvicleri yedigimizi, namaz kıldıgımızı, yataklarımızı yapıp yattıgımızı, sabah yine kalkıp namaz kıldıgımızı, yine biseyler yiyip sohbet ettigimizi.. bunların hepsini yaptık. okundugundan cok daha eglenceliydi hem de. sonra ankaraya geldik. hic sevmem ankarayı, ama guzel yolculugumuzun ankarada nihayetlenmis olmasına ragmen abimi gormeye geldigimiz icin cok mutluydum vardıgımızda.
varısımızdan abimi gorene kadarki zaman aralıgında bikac saat var. bu pek onemli olmayan bikac saat sonrasında abimin yemin toreni basladı. soylerken biraz sacma gibi geliyo ama cok gurur verici bir sey; abimi asker olarak orada gormek.
toren esnasında uzaktan uzaktan gorduk, sonra toren bitti yanına gidebildik cok sukur. nedense gorusme imkanı olmadıgını bildigin zaman uzak kalmak daha kuvvetli hasrete sebep oluyo. iste bu hasret, ve beraberinde oglunu asker olarak goren bi babanın hissedebilecegi duygularla abime sarıldı babam. optu oglunu. bu sırada abdulhadi de abimin bacagına yapısmıs uc kelimelik dagarcıgının elemanlarından birini kullanarak "babam, babam" diyodu. yani epey ender rastlayabilecegim bi manzaraydı. fotografını cekmek yerine seyretmeyi tercih ettim.
bugunun daha devamı var elbette. ama simdi de buraya yazmak yerine sadece hatırlamayı tercih ediyorum.
04.05.08
nâme
ne zamandır mektup yazmamıstım. bugun basladım yine bi mektuba. ne zaman bitecegini Allah bilir. ozlemisim ama. gondermeyecek bile olsak arada yazmak lazım. en azından bi insana hitaben anlatıyosun gunlerini, icindekileri. dimi?
02.05.08
#16b diye bi kanal vardı, te altı sene evvel kafayı yemememe cok yardımı dokunmustu. o kanalın benim icin degeri, hatırladıgımda hissettirdikleri falan icimden dısıma cıktıgında daha degersiz duruyor. o yuzden icimde kalsın.
iste hakkında hissettirdiklerimi icimde sakladıgım bu kanalın nostalji zirvesini yaptık. nostalji hep duygulandırır ya insanı, duygulandım tabi yine. ama cok da eglendim. bide sunu hatırladım ki; mirc, chat tiryakiligi yapıyor. o samimi havasına ragmen fazla bulasmamakta fayda var yani.
sevgiler.
29.04.08
deri esyalarımı cok seviyorum. deri cuzdanımı cok seviyorum. kedicigim burnumdan 30cm ileride cuzdanımı kemiriyor, ben gulumseyerek izliyorum.
26.04.08
sebnem – nurettin
uc gun once fusumun; telefonumun ekranındaki benim tee ne zaman cizmis, yakın zamanda da fotografını cekip telefonuma ekran koruyucu yapmıs oldugum aglayan kızı gorup kendisinin cizmis ve fotografını cekip telefonuna duvar kagıdı yapmıs oldugu sırıtkan delikanlı ile aralarını yapmak uzre kızımın ismini sorması ve benim kıza bakıp “bunun ismi ne olabilir” diye dusunmemle, eskiden yaptıgım ama uzun zamandır unutmus oldugum bir seyi hatırladım: insanlara bakıp isimlerini tahmin etmek.
bugun mustafayla oynadık bunu. tahminlerimiz ne kadar isabetli oldu bilemiyorum ama birbirimizin tahminlerine epey yakındık. hulusi-huseyin, cemal-cengiz-cemil, osman-osman, sebnem-sema, mert-mert falan gibi.
25.04.08
mısıldak
mısıldak kedicim havalar soguyunca yine uyumak icin yorganın altına girmeye basladı. sırt sırta verip beraber mısıldadık.
24.04.08
kedi tırnagı, gul dikenine benziyor.
benim on sekiz dikenli beyaz bir gulum var :)
23.04.08
cocuk olmak hakikaten cok acayip. mutemadiyen saskınlık makamı. farklı olmayan bisey goruyo, yine sasırıyo:
“aaa! gemiye bak, aynı oteki gemiler gibi!”
20.04.08
zaman garip sey. yasadıgımın dortte biri kadar zaman once olsa beni bi hafta leyla edecek olay, simdi oldugunda etkisi iki saniye surmuyor. buna sevinmek lazım galiba.
bide soyle bir sey var; aradan yıllar gectikten sonra bile saatlerce aynı insanlarla aynı yerde eglenceli hicbir sey yapmadan, hatta bazen hicbir sey yapmadan oturmak, ama hic sıkılmamak, aksine ziyadesiyle memnun olmak…
buna daha cok seviniyorum. o insanları, o yeri cok seviyorum.
19.04.08
mini mini bir bebek dogmustuuu, aadı haticee konmustuuu :)
17.04.08
ayse ablamın biyolojik yası, goruntu yası karsısında bir puan daha yukseldi; durum 35-18
12.04.08
bahar oyle sadece havaların ısınmasıyla, cicekle-bocekle gelmez. ekstra bi vesile olmadan da icin kıpır kıpır mutlu oluyosan, ferahlık hissediyosan; bahar o zaman gelmis demektir bence.
iste baharın geldigini hissettigim gun, bugundur!
10.04.08
32'den asker yapmak zormus biraz.
01.04.08
nisan ayını cok seviyorum
kedicim nisanın basında dogmustu, altı yasında artık. Allah hayırlı uzun omurler versin..
30.03.08
gumus gibiyim
25.03.08
bugun aslında hayatta cok az kez olcak bir sey oldu ama herhalde solemesem daha iyi.
20.03.08
abim de kocaman oldu he.. askere bile gider artık ;)
19.03.08
mevlid kandilimiz, bizim icin de mubarek olsun.
17.03.08
off
bazen cok acayip seylere sahid oluyo insan. off demek istiyo sadece..
off
13.03.08
nikılıskeyc guldugu zaman, gulen bi sener sen gibi oluyo. nedense bunu fark edince cok eglendim. ehehe
10.03.08
babamın dogumgununde, annem hastahaneden cıktı. kimin hediyesi oldu, orası karısık biraz ama guzel bi hediye oldu galiba.
09.03.08
yıllardır bekledigim bir demet papatya, bugun beni cok mutlu etti.
06.03.08
son cemre dustu dun, topraga. ve ben bugun bisuru papatya gordum. hem de o kadar guzellerdi ki. uzun ve incecik sapları diger yesilliklerden dolayı tam secilmiyodu. yukarıdan serpistirilmis de yere dusmemis, biraz yukarda, havada oyle duruyo gibiydiler. masugun kabarık saclarına dusmus su zerrecikleri gibi.
03.03.08
annemin ayagındaki periskop 9,5cm imis. cıkarıldı da, olcebildim.
29.02.08
annemin ondorduncu dogum gununu hastahane kogusunda ablamın yapmıs oldugu tiramisu ve ustundeki renkli renkli notlar sayesinde "hepberaber" kutladık.
annem mutlu oldu, biz mutlu olduk. Allah bozmasın.
27.02.08
safer ayında oldugumuzu hatırlatacak seyler oluyor. annem kaza geciriyor, ablam zehirleniyor. daha fazla kaza bela olmadan atlatsak bari.
25.02.08
bugun hayatıma iki balık girdi, daha dogrusu ayakkabılarıma. bundan sonraki en az uc ayımızda beraber gezecekmisiz.
22.02.08
katıldıgım en guzel kına gecelerinden biri, belki de en guzeli, bu geceki idi.
20.02.08
yine hasta olup serum yedik. neyse ki bu sefer damarlarım beni utandırmadı.
18.02.08
kardan kıs
karın yagısını saatlerce camdan seyrettim. herkes uyuduktan sonra da dısarı cıktım. cunku hem yalnız cıkmak istiyodum hem de ortalık sakinlessin istiyodum. sakinlesti, cıktım. saat ikibucuga geliyodu.
once biraz yurudum bırg bırg sesler cıkararak. biraz kar yedim. guzel biyer bulup minik bi kardanadam yaptım, adını "karıs" koydum. onunla biraz muhabbet edip ayrıldım yanından. bırg bırg yuruyup caddeye cıktım. sagdan soldan kar yedim hep. kar cok sakin yagıyodu, cok sessiz cok guzeldi. icim kıpırdadı, uyanık bi arkadas bulup sevincimi paylastım. tekrar hastahane bahcesine gelip agaclarla kartopu oynadım. aa bi baktım yerde minik minik izler var. fare izleri oldugunu dusunuyorum ama emin degilim tabi, daha once gormedim ki hic. yaramaz, agacların arkasına saklana saklana yurumus bahcede. belki de kosmustur. ben olsam kosardım cunku ayaklarım usurdu galiba. gerci usumese de kosardım belki. daha once karda gezen fare gibi de hissetmedim, bilmiyorum ki.
bahceden caddeye inen merdivenler var orda. saydım, yirmi basamak. guzel bi merdiven. iste o merdivenin en alt basamagına oturup etrafı seyrettim. agaclara baktım, havaya baktım, sokak lambasına baktım, yol temizleme-tuzlama arabasına baktım. sofor de bana baktı, ben baska yerlere baktım. sırtımı duvara dayayıp uzun uzun seyrettim. kar taneleri oyle gamsız gamsız dusuyo ya, cok hosuma gidiyo. onların sakinligiyle ben de ferahladım, guzel oldu. sonra bi belediye arabasının soforu seslendi bana, oyle merdivende oturuyo gorunce sokakta kaldıgımı falan sanmıs. hastahanede refakatci oldugumu anlatınca usuyup hasta olmamamı tembihleyip gitti. bi sure sonra ben de kalktım, cok bile oturmustum zaten. yolumu uzata uzata tekrar bahceye gittim. acilin onundeki insanların gorus alanından cıktıgımı dusundugum biyerde, agacların arasına yere oturdum. saga sola baktım kimse yok, yattım geriye dogru. agzımı da actım. karlar agzıma gozume yuzume yagdı. insanın ustune kar yagdıgını gormesi cok guzel bisey bence. bana hep ölmüsüm hissini veriyo. insallah kabrim de o kadar sakin olabilir. Allah kabir azabından korusun.
biraz ölmüsüm gibi hissettikten sonra kalkıp oturdum yine. iyi ki de oturmusum cunku biri bana dogru geliyodu. ne kadar da meraklılar gece vakti karda tek basına oturan kıza. neyse. gelip cevap vermemi saglayabilcek bi soruyla konusmaya basladı. "noldu" demis olabilir. ters bisey olmadıgını acıklayabilmek icin konusmus olabilirim. hatırlamıyorum simdi. hasta olcaksın falan diyip elini uzatıp bana dogru hamle yaptı, pıt diye kalktım yaklasamadan. sonra orda ayakta konustuk biraz. adımı sordu, memleketimi sordu, hastamı sordu, okuyup okumadıgımı sordu, bisuru sey. ben ona bisey sordugumu hatırlamıyorum ama adının suleyman oldugunu, amcaoglunun tıp son sınıfta oldugunu, dayılarının seker hastası oldugunu, arkadası rahatsızlandıgı icin acile geldiklerini falan anlattı. sıkıldım ama ben. yalnız durmak istiyodum. konusurken bikac kere telefonuma baktım, en son baktıgımda da annemi bıraktıgım bi saat olmus ben yukarı cıkcam dedim. acilin icine kadar benle geldi, sıkılırsan ben buralardayım falan dedi. sen buralardasın diye sıkıldım diyemedim tabi ayıp olur. eyvallah dedim onun yerine.
asansorde kapusonuma dolan karları yedim ama bu sefer usudu bogazım. hem kar coktu hem de hızlı yedim ondan galiba. neyse odaya girdim baktım annem uyanmamıs. botlarımı cıkarıp ayaklarımı kalorifer peteklerinin arasına soktum. camdan seyrettim yine bi saat kadar. arada bikac kere dısarı cıkmak istedim ama ya suleyman asagıdaysa yine seklinde bi dusunceyle vazgectim. bi saat sonunda aman canım durmam yururum hep diye cıktım yeniden. bırg bırg bırg bırg bırg yurudum. cok yurudum yani. sonra donup tekrar annemin yanına geldim uyudum.
sabah gunes cıkmıs, karlar cıvıklasmıstı. iyi ki cıkmısım gece diye dusundum.
ilk dogumgunu pastası vosvos, ikincisi tır olan bi abicigin dogumgunu artık bugun. Allah hayırlı bi omur versin.
12.02.08
dun benim topikim icin hastaneye gittik; beni bırakıp anneme baktılar, bugun de hastaneye yatırdılar. ayın on besinde ameliyat olucak kısmetse.
neyse hadi bu seferlik bisey demiyorum. cunku gec de olsa topikimin sebebini ogrendim. ogrenmesem bisey derdim belki. bilemiyorum.
11.02.08
topik bitti sanmıstım ama bitmemisti. bugun anladım ki topik dun bitmis. ama belki yine bitmemistir. bir takım islemlerden sora anlayacagız insallah.
mutluyum bu arada.
02.02.08
taze bitti topik.
30.01.08
artık kısa adımlar atıyorum
uc dort gundur sag ayak bilegim bi acayip. hatta cok acayip. annem de yok. kimin vesiylesiyle iyilesicek bu bilek, he?
25.01.08
"haticecim, sacların aynı su gibi. [bi tutamını tutup asagı dogru oksayarak] akıyo; şşşşşş..."
sonra da yere sırtustu yatıp yuzuyo gibi yaptı.
ne guzel bi iltifat dimi?
25.01.08
hadi hayırlısı..
21.01.08
bir, ki, uc yetmez; dort, bes, altı olsun ;)
15.01.08
fatma ablam ve ahmet hidayet ile yolda yuruyoduk. yagmur yagıyodu. ahmet, yolda akan sulara basıp suyun ayaklarının etrafından nasıl da gectigine bakıyodu, yokus yukarı nasıl da hızlı hızlı yuruyebildigi gosteriyodu. bi yandan da evden cıkmadan once pantolonunu, atkısını, beresini, montunu, eldivenlerini, cizmelerini nasıl da yardım almadan annesine surpriz olarak giydigini anlatıp duruyodu.
topal bi kedi gorup heyecanla ablama ve bana gosterdi, kedinin yuruyememesi uzerine yorumlar yaptı. yeni acılmıs marketin etrafındaki sarılı morlu balonların ne kadar da cok olduguna bakıp bize gosterdi.
ben de ahmetin yaptıkları uzerine, cocukken insanın her seye nasıl hayretle tepki verdigini dusunuyodum. yasadıgın hayat azcık bisey; en cok gorulen seyleri bile daha kac kere gormussun, en sık karsılasılan olaylarla bile daha kac kere karsılasmıssın ki, tabi ki sasırcaksın diyodum. ben o yaslardayken yolda yamulmamıs bi gazoz kapagı bulmak, kurumus ama ufalanmamıs bi yaprakla karsılasmak ne muhtesem seylerdi mesela. hele avizelerin kristal taslarından birini bulsak deli olurduk, bi hafta anlatırdık tanıdıgımız herkese.. simdi dusununce ne kadar komik geliyo. cok guzel aslında, ama buyudukten sonra komik bisey.
ahmete "cocuk olmak ne komik dimi" dedim, "hic de komik diyil" dedi. "bence komik" dedim.
sonra taksiye bindik. trafik vardı biraz, yagmurdan dolayı sanırım. birden "gordun muu? gordunuz muu? orda ordaa!" falan demeye basladı. arabaların arasında bi araba gormus herhalde; gormedigimizi soyleyince -bizim mahrum kalmamızı istemedigi icin, biraz da 'nasıl bi araba gordum ben bi bilseniz'in fiyakasını yapmak icin- yuksek sesle, elleriyle isaretler yaparak anlatmaya basladı. "sarıydı, kepce gibiydi. kocamandı, tekerlekleri bile buyuktu. kendisi de buyuktu. taksiden bile buyuktu. dolmustan bile buyuktu. surdaydı. hem de gidiyodu. bu tarafa dogru gidiyodu.." her cumlesinden sonra kısacık bi es verip yeterince sasırıp sasırmadıgımızı kontrol ediyodu. ablam sasırdıgına dair hareketler yapıyo, ben ablamın yaptıklarının da etkisiyle guluyodum.
kafi miktarda fiyaka yapamadıgını dusundu herhalde ki isaret parmagı ile havaya gordugu arabanın seklini cizmeye basladı; "boyle boyle boyle, boylee, boyle.." enlemesine sert bi parmak hareketi ile "boyle de bi cizgisi vardı kenarında hem de." diyerek nihayetlendirdi.
zaten tebessumle dinliyodum ama ozellikle son 'cizgi' hareketiyle iyice gulmeye basladım. "komik iste cocuk olmak" dedim.
kucumser bi tavırla once bana baktı, sonra annesine dondu.
"haticecim gormedigi icin, beni komik zannediyo bence" dedi.
11.01.08
koalalar diger hayvanlara gore daha tedirgin bi ruh haliyle suc islerler.
bu sacma cumleyi su soyleyecegime girizgah olsun diye kurdum: koala, parmak izi olan tek hayvanmıs.
07.01.08
insan olmak
hani derler ya insanı hayvandan ustun kılan en onemli ozellik dusunme yetenegidir diye; bence oyle degil. bence insanı hayvandan ustun kılan en onemli ozellik, nefsine hukmedebilme yetenegidir. insanlar dusunerek sacmasapan sonuclara da ulasabiliyor cunku. mesela "dunyada bu kadar uzuntu bu kadar esitsizlik bilmemne var, Allah olsaydı boyle olmazdı, bence Allah yok" falan diyor. bu da bi dusunce, ama sonucunda hayvandan asagı bi noktaya geliyosun.
nefsine hukmedebilirsen, nefs-i hayvanînden kurtulabilsen iste o zaman hayvanlıktan tamamen cıkmıs, hayvanlardan ustun olabilmissin demektir bence.