kafamdaki en temel gereklilik "hayat arkadaşı" unvanında belirtildiği gibi eşlerin birbirine arkadaş olabilmesi. arkadaş, dost, sırdaş... biri leb bile demeden, ağzını açmadan; birinin bi bakışından diğerinin eşini çözebilmesi. kalp yakınlığı ve saire, ne dersen artık.

erkekler de eşlerinin anneleri gibi olmasını isteyebilirler diye düşündüm sonra. özellikle şefkat konusunda. bi arkadaşım "erkek zaten evlilikte şefkatten çok ne ister ki?" gibi bir şey demişti, belki de ondan. ama bi kız olarak kendi adıma da yine böyle hissettim. yani, eşimin karnını doyurayım, hastalandığında baş ucunda bekleyeyim, eşyalarını düzenleyeyim, uyurken üstünü örteyim, hüzünlendiğinde sarılıp saçlarını seveyim, ağlamasın - çünkü erkeklerin ağlamasına dayanamam- ama ağlarsa oturup onunla ağlayayım istedim.
erkeklerin anneleri gibi, kızların babaları gibi insanlarla evlendiği yönünde bi genelleme var zaten aslında di mi? yoksa oktay beyle konuşa konuşa freudyen düşüncelere kapılmaya başladığımı sanabilirim.. her neyse.
en nihayetinde, başa dönecek olursak, dost dediğin zaten bu saydığım özelliklerin hepsini kapsıyor.
3 yorum:
cevremden gozlemledigim kadariyla, boyle dusunen cok kisi var, ve yine gozlemlerime gore evliliklerde en buyuk problemler de bu sebepten cikiyor. hem de 2x2 tarafli birden.
yani:
1. erkek annesi gibi birisini ariyorsa, problem olacaktir
2. kadin erkegin annesi gibi davraniyorsa, problem olacaktir
3. kadin babasi gibi birisini ariyorsa problem olacaktir
4.erkek kadinin babasi gibi davraniyorsa problem olacaktir
arkadasi gibi gormek istiyorsa, o da problemdir. hayat arkadasi kavrami, arkadastan ayirmak icin soylenmistir, arkadastan farkli bir seydir.
peki ne zaman problem olmaz? esler birbirlerini esi olarak gordugu zaman. matematikteki eya geometrideki "es"te bahsetmiyorum. turkceye sonradan uydurulrak sokulmus kelimelerin cogunu pek sevmesem de, bu es kelimesini cok begeniyorum. buradaki es kavrami, biraz ilk meslegimden, veya baba meslegimden geliyor. bir terlik vardir, bir de onun esi vardir. sag tek sol tekin, sol tek de sag tekin esidir. ayni degillerdir, hatta tam zittirlar ama birbirlerini tamamlarlar ve beraberken degerlidirler. ayakkabici dukkanlari dukkan onune ayakkabi koyarken sadece bir teklerini koyarlar. ya hepsi sag tektir disaridakilerin, veya hepsi sol tek. cunku oyle iken -eger tek ayakli degilse- kimse calmaz ayakkabiyi, bir degeri yoktur.
bununla berber bir ornek daha vermek istedim, ablamdan ogrendigim bir seydir ki, cocuk dogdugunda, gobegi vesaire ile birlikte atilan plesantaya da halk icinde "eş" deniyormus. bu ismi de cok sevdim. o eş, bebegin anne karnindaki eşi idi ve onun oradaki hayatini guzel konforlu yapti, orada yasamasini sagladi, onu o dunyadan sonrasina en iyi sekilde hazirladi ve o gittikten sonra kendisi de orada duramadi...
lakin erkek kadini babasi gibi degil, ama kocasi gibi korumalidir, kadin erkege annesi gibi degil, ama karisi gibi sefkat gostermelidir.
bu kadar lafin sonuna kaba bir ornek olacak ama bazen gercekleri dogrudan soylemek kaba olabiliyor: yatalak ve alti baglanan bir kadin altini babasi yerine kocasinin degistirmesini ister, yatalak ve alti baglanan bir erkek de altini annesi yerine karisinin degistirmesini ister. kendi kanindan oldugu halde karisi kendi annesinden, kizindan ve hatta oglundan once gelir.
bir evlilik danismani olarak daha cooook seyler yazabilirim ama internet ortaminda bu kadar bedava bilgi yeter :) yorumlari sadece sitenin sahib okumadigina gore burada keseyim.
anne, baba degil; "gibi" olmali diyorum. anne veya baba olacaksa insanlar evlenmez zaten. bence tabi. ayrica bu "gibi"lerden zamaninda basima cok is geldiginden uzatmak istemiyorum ;)
es kavraminin icini doldurmaya calistim ben kendimce.
hem yâr hem yâren olunduğunda iş tamamdır diye düşünüyorum :)
Yorum Gönder